
Ümraniye escort dar sokakları, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyanmaya başlamıştı. Yirmi bir yaşındaki Selin, soğuk rüzgârın yüzünü kesmesine aldırmadan yürüyordu. Omuzlarına asılı çantası ağır değildi, ama hayatın yükü çok ağırdı. Daha çocuk yaşta İstanbul’a gelmiş, ailesinin maddi sıkıntıları nedeniyle okulu yarıda bırakmak götten zorunda kalmıştı. Babası yıllar önce gitmiş, annesi ise hasta bir şekilde evde yalnız kalmıştı. Selin, kardeşlerini büyütmek ve kendi geçimini sağlamak için küçük işlerde çalışıyordu, ama hayatın ona sunduğu fırsatlar neredeyse yok denecek kadar azdı.
Her adımında insanların bakışlarını hissediyordu. Kimse onun yaşadıklarını bilmiyordu; kimse onun omuzlarındaki yükü göremiyordu. Selin, çoğu zaman insanlardan kaçıyor, göz temasından sakınıyordu. Çünkü bu şehirde, görünmez olmak çoğu zaman hayatta kalmak demekti.
O gün öğleden sonra, Çarşı’nın kalabalık sokaklarında iş arayışına çıkmıştı. Cebinde birkaç ümraniye escort bozuk para vardı; akşam eve döndüğünde annesinin ilaç parasını karşılayacak kadar. Ama iş bulmak kolay değildi. Her dükkânın önünden geçerken, ilanlara ve işsiz gençlerin telaşına bakıyor, kendi çaresizliğini bir kez daha hatırlıyordu.
Sokağın köşesinde küçük bir kafeden yükselen kahve kokusu dikkatini çekti. İçeri girmek istedi ama parası yetmiyordu. Yine de durup derin bir nefes aldı. “Bugün de olacak bir şeyler bulmalıyım,” diye mırıldandı kendi evli kendine. İçinde hem korku hem de bir umut kırıntısı vardı. Çünkü Selin biliyordu ki, pes etmek onun seçeneği değildi.
O sırada, yan sokakta bir kadın küçük bir çocuğu kucağında taşıyordu. Çocuk ağlıyordu ve kadın telaşla etrafa bakıyordu. Selin, içgüdüsel olarak yanlarına koştu.
“Yardım edebilir miyim?” diye sordu.
Kadın şaşkın ama minnettar bir şekilde başını salladı. Selin çocuğu güvenli bir şekilde annesine arkadan seven teslim ettiğinde, içindeki burukluk bir nebze hafifledi. Çünkü uzun zamandır ilk defa, birinin hayatına dokunmuştu ve bu küçük iyilik ona kendi insanlığını hatırlattı.
Bir yanıt yazın