Dragos’un Kıyısında Unutulmuş Kadın

Dragos escort Arzu, Dragos’un taşlıklı sahil yolunda gece geç saatlerde yürürken ayak seslerini bile bastıracak kadar sessizdi etraf. Gündüzleri bir kozmetik mağazasında çalışır, sabit bakışı ve az konuşmasıyla dikkat çekmezdi. Ama karanlık çöktüğünde, hayatındaki hiçbir rolü oynamak zorunda kalmadan kendisi olurdu. Kimseye ait değildi, kimseye borcu yoktu.

Kimliğini Geri Alan

Arzu, Niğde’den İstanbul’a ilk geldiğinde onun için şehir, sonsuz bir umut gibiydi. Ancak kısa sürede anladı ki, bu şehirde görünmez kalmak bir tür korunma biçimiydi. Önce tekstil atölyelerinde çalıştı, sonra garsonluk yaptı. Her işte emeği sömürüldü, her işyerinde sessiz kalması beklendi. En sonunda “Bu sessizlik benim değil,” dedi.

Dragos’ta bulduğu rutubetli bodrum katı daireyi kimse beğenmezdi ama Arzu, orayı kendi limanı ilan etti. Geceleri dışarı çıktığında güzergâhını hep kendi belirledi. Kimseden yardım almadı, kimseden akıl istemedi. Ona göre özgürlük, kendi kararlarının sonuçlarını da tek başına taşıyabilmekti.

Bir gece, banka oturmuş beklerken yanına oturan genç bir kız, “Bunu hayat sayıyor musun?” diye sordu. Arzu gözlerini ona çevirmeden, “Benim için hayat, kimsenin bana dokunamayacağı kadar benim olan yerdir,” dedi.

O gece Dragos’un soğuk sahilinde Arzu yürümeye devam etti. Ne ardına baktı ne de ileride onu kim bekliyor diye düşündü. Çünkü kendi yalnızlığını seçmişti ve bu seçim, başkalarının acıdığı değil anlayamadığı bir güçtü.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir