
Şile escort sokakları, yazın kalabalık, kışın ise hüzünlü bir sessizlik taşırdı. Deniz, dalgalarını kayalara vura vura konuşur; rüzgâr, sahilde yürüyenlerin yüzüne soğuk bir gerçeklik çarpar gibiydi. Bu sahilin tam ortasında, her akşam aynı bankta oturan Lara adında genç bir kadın vardı. Henüz yirmi iki yaşındaydı ama yılların yükünü omuzlarında taşıyordu. İnsanların ona bakışlarından kaçınmak için yüzünü saçlarının anal arasına gizlerdi; çünkü kasabada herkes onun hangi işi yaptığını fısıltıyla da olsa bilirdi. Lara, hayatta kalabilmek için istemediği bir işe sürüklenmiş genç bir hayat kadınıydı.
Lara, Şile escort iki yıl önce gelmişti. İstanbul’un karmaşasında kaybolmuş, ailesiyle bağları kopmuş, borçlar ve çaresizlik yüzünden hayatın onu köşeye sıkıştırdığı bir dönemde tanımadığı insanların yönlendirmeleriyle yanlış bir yola düşmüştü. Ama hayat, bırakmak istediğin şeyleri bırakmayı her zaman kolaylaştırmazdı.
Şile escort, ona hem saklanma imkânı hem de daha yoğun bir yalnızlık sunmuştu. Burada kimse ona gerçekten yaklaşmıyor, kimse sormuyor, kimse anlamıyordu. Fakat geceleri, küçük pansiyon odasında tek başına kaldığında sessizlik onu daha çok yaralıyordu.
Bir akşam sahilde otururken, yanına birisi yaklaştı: Pansiyonların birinde çalışan Seda, yaklaşık otuzlarında, yumuşak bakışlı bir kadındı. Lara’nın her gün aynı yerde oturduğunu fark ettiğini söyledi. Konuşmaya çekinerek başladı; ama Lara’nın yüzündeki yorgunluğu görünce daha samimi bir tonda, “Bazen insanın içini dökecek birine ihtiyacı olur,” dedi. Bu cümle, Lara’nın içindeki duvarlardan birine küçük bir çatlak açtı.
Seda, onu tanımaya başladıkça yargılamak yerine anlamaya çalıştı. Lara yıllardır kimseye götten seven anlatamadığı şeyleri ona anlattı: aile kırgınlıklarını, geçim sıkıntılarını, yanlış insanların verdiği “kolay para” vaatlerini, çıkamadığı döngüleri… Seda, dinledi. Sonra ona bir teklif sundu: “Pansiyonda yarı zamanlı temizlik elemanı arıyoruz. Ücret az ama başlangıç olur.
Bir yanıt yazın