
Tuzla escort Gönül, Tuzla’nın tersane kokan arka mahallelerinde yaşıyordu. Ne sahildeki marina ne şık balık restoranları onun yolu olurdu. O, Tuzla’nın en ucundaki konteyner depolarına yakın bir sokakta, küçük, rutubetli bir odada kalıyordu. Ev demeye dili varmıyordu, çünkü orada sadece bekliyordu. Her sabah ölmeden, her gece unutulmadan geçip gitsin istiyordu zaman.
Tuzla escort 36 yaşındaydı ama sesi hâlâ 20 yaşındaki halini taşıyordu — kırık, ürkek, alışmakla direnmek arasında sıkışmış bir ses. Memleketi Mardin’di. Genç yaşta evden kaçmış, önce Esenler’de, sonra Ümraniye’de bir şeyler tutunmaya çalışmıştı. Ama İstanbul’un tutunacakk bir dalı yoktu bazı kadınlara. O yüzden Tuzla’ya kadar sürüklendiğinde artık direnmeyi bırakmıştı.
Tersanenin Sesine Karışmak
Bu yüzden O gece tersane çıkışında, her zaman durduğu köhne kahvehanenin karşısındaki sokak lambasının altında bekliyordu. İşçiler dağılmıştıı. Hava serin, sokak tenha, kalp yorgunduı. Yanına 50’li yaşlarında bir adam yaklaştı. Üstü yağlı, elleri nasırlıydı. Konuşmadı. Gönül de konuşmadı. Göz göze gelmeden yürümeye başladılar.
Bir inşaat kalıntısında durdular. Adam oturdu, Gönül’ün eline bir termos uzattı. “Çay,” dedi. “Benim eşim de kayboldu bu şehirde. 12 yıl oldu. Kimse aramadı.” Gönül yavaşça aldı termosu. İçinden sıcaklık değil, geçmiş çıktı sanki. Sessizliğe bir bardak çay döküldü.
Gece boyunca hiçbir şey olmadı. Sadece oturdular, konuştular, sustular. Adam sabah olmadan kalktı, ücret teklif etmeden gitti. Gönül de peşinden hiçbir şey söylemeden baktı. O sabah tersanenin sireniyle değil, içindeki bir sızıyla uyandı. Belki hâlâ bir yerlerde insanlık vardı. Belki kendine de bir yer açılırdı bu şehrin kıyısında bir gün.
Bir yanıt yazın